13 Aralık 2009 Pazar

Fransa’da Faşizm ve Irkçılık El Ele


Birbiri ile ilişkili iki kavram niteliğindeki faşizm ve ırkçılığın Fransa ile özdeşleşir hale geliyor olması büyük bir talihsizlik. Bu durum çok açık; zira Fransızların kendinden olmayanlara ırkçı bakan Sarkozy’nin sağcı muhafazakâr ve Le Pen’in faşist partilerinin oy toplamı yüzde 60’lara vardı ve ne yazık ki artık Fransa, eski günlerine rahmet okutacak biçimde tutucu ve ırkçı görüşlerin at koşturduğu gerici bir ülke oldu.
Fransa’da tutucu ve gerici politikalar artık adım başı görmek mümkün. Seçimlerde Türkiye’ye karşı sergilediği ırkçı tutumu iktidarında da sürdürüyor. Bu konudaki ısrarlı tutumu, tüm AB’yi etkisi altına alacak. Sarkozy tüm AB ülkelerinde muhafazakâr siyasetin hakim olacağını biliyor. Birli sarsacak nitelikteki uzlaşmaz tavırları bunun kanıtı.
Ermeni konusundaki uzlaşmaz ve ikiyüzlü tutuma şimdi de Türkiye’ye karşı yürütülen çirkin kampanya eklendi. Rayezlaturpie.com – Türkiye’nin üzerini çizin kampanyası, Fransız muhafazakârlarının tutumunun faşist ırkçıları aratmayacak düzede olduğunu gösteriyor.
Fransa’nın Türkiye’yi hedef almasının temel nedeni ekonomik. Fransa, uzun zamandan beri ekonomisinde durgunluk, yüksek oranlı işsizlik ve AB’nin genişleme sürecinden en fazla zarar gören ülke oldu. Bütün bu olumsuzluklar, canlı bir küresel ekonominin hüküm sürdüğü günümüz dünyasında daha da önem kazanıyor. Bu nedenle, Fransa’nın Türkiye gibi bölgesel düzeyde ve hatta küresel anlamda yükselen değer olması Fransızları çıldırtıyor. Küreselleşmeden en çok yarar sağlayan ülkelerden biri olarak görünen Türkiye’ye karşı diş biliyorlar. Zaten Ermeni meselesinin temelinde de bu düşmanlık yatıyor.
Fransa’nın düşmanlığın ikinci nedeni, Türkiye’nin müslüman ülke olmasına karşın, laik ve demokratik değerleri koruma konusundaki kararlılığından kaynaklanıyor. AB’ye uyum sürecinde Türkiye demokratik haklar konusunda ciddi bir adım attı. Bir bakıma bu yasaların yürürlüğe girmesi ile yaşadığı geçiş dönemini belirli sancılarla olsa da atlatmayı başarıyor. Üstüne üstlük, azıtmaya yönelen dinci kesime karşı laisizm bilincinin Avrupa’yı bile imrendirecek düzeyde olduğunu dünyaya ilan etti. Türkiye, günlerdir dünya manşetlerinden inmedi.
Fransa’da 6 milyon müslüman var. Fransız ırkçılığı, kendi Müslümanlarını ötekileştirmek istiyor. Ancak bu şekilde Fransız vatandaşı olmasına karşın, Müslüman olduğu için dışlanan bu kesimi baskı altına alabilir. Yeter ki Müslümanlığı karalayabilsin.
Türkiye’nin demokratik değerlerini müslüman yapısı ile birlikte yükseltebilmesi Fransa’nın planlarını bozuyor. Her bakımdan bozuyor. Onlara, Müslümanların çağdaş değerlerden yoksun olduğunu ileri sürmelerine fırsat vermiyor.
Gerçekte, Fransız Müslümanları Fransa’da ötekileştirilen kesim olmaları nedeniyle örgütlü ve bu nedenle Fransa’da çok ciddi bir muhalefet yürütüyor. En son cami konusunda gösterilen direnç bunun kanıtlıyor.
Fransız Müslümanları, laik devletin diğer cemaatlere tanınan haklardan fazlasını istemiyor. Ama karşılarında faşistler dikiliyor. Faşist Le Pen’in girişimleri ile her seferinde Müslümanların istekleri geri çevriliyor.
Fransa’da öteden beri gücü konumunu sürdüren faşizm, Sarkozy dönemi ile bir değişim sürecine girdi. Artık faşizm, ağırlıklı olarak ırkçılığı esas alan yabancı düşmanlığına dönüştü. Bu durum Fransa’da çok belirgin olarak gözleniyor. Ancak bu hareketin tüm Avrupa’da giderek yaygınlık kazandığını da göz ardı etmemek gerek. Avusturya’da hızla kitleselleşen faşist hareket, İsviçre’deki SVP, Almanya’daki DVU ve REP ile Hollanda’da suikast kurbanı Pim Fortuyn’un ırkçı partisi. Buna Belçika, İtalya, İskandinav ülkeleri ve kısaca bütün Avrupa ülkelerindeki faşist hareketi eklemek gerek.
Faşizmin Avrupa’daki yükselişi bir yana, Fransa’da olduğu gibi muhafazakâr sağın yükselişi de tehlikeyi iki katına çıkartıyor. Sağcı partiler, faşistler için adeta doğal bir kalkan oluşturuyorlar.
Faşizmin en güçlü olduğu ülke Fransa. Oy oranı %20’lere yaklaştı. Kuşkusuz, faşizmin asıl gücü genç kesime hitap edebiliyor olması ile bağlantılı. Bu onları her an tüm demokrasiyi felç edecek konuma getirebilir. Fransa bu gelişmelere gebe bir ülke. Avrupa içinde zemin kaybediyor. İşsizlik oranı çok yüksek. Ekonomik koşulların zorlaşması, toplumda huzursuzluğun yükselmesi, yabancı düşmanlığı, vs. gibi olgular, çok güçlü bir sağcı hükümet ile bir arada düşünüldüğünde, faşizmin Fransa’da her an patlamaya hazır bir bomba olduğunu düşündürüyor.
Hitler’in Yahudi ırkçılığı, şimdi bütün Avrupa’da yabancı işçi ırkçılığı biçiminde yeniden hortladı. Fransa’da olduğu gibi, İngiltere’de ta faşist BNP partisi, özellikle yabancı kökenlilerin kendileri için rakip olduğu propagandası ile işçiler arasında ırkçılığı yaygınlaştırma peşinde. Ama buna karşın Britanyalı eylemciler, ANTIFA ve TWAFA gibi faşistlere karşı mücadele örgütleri oluşturdular ve sendikalarla elbirliği halinde Britanya faşistlerine karşı mücadele yürütüyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder