17 Şubat 2010 Çarşamba

Kürtlere Tarih Dersi: Mahabat Devleti




Türk Silahlı Kuvvetleri uzun süre PKK mevzilerini bombaladı. Şimdi de sınır ötesi harekât başlattı. Her iki harekâtın da ABD’nin bilgisi ve fiili katkısı ile yapıldığı biliniyor. ABD’ni sağladığı istihbaratta PKK’nın mevzilerini yeri belirtiliyor. Bundan sonra elektronik aygıtlarda donatılmış Türk jetleri, bu hedefleri şaşmaz bir isabet ile vuruyor.

Ortaya çıkan bu tablo çok ilginç. Kürtlerin aktif desteğinde Irak işgalini gerçekleştirdikten sonra ABD, şimdi onların soydaşları olan PKK’lıların bitirilmesi için Türkiye’ye aktif destek sağlıyor.

Türk yetkilileri bu destek sayesinde bu sefer hiç olmadık bir kararlılıkla hareket ediyor. Bölgeden gelen haberler, kısa sürede sıcak temaslar sağlandığı ve harekâtın çok kapsamlı tutulduğu yönünde. Konuyu yakından izleyen uzmanlar, bundan sonra tümden olmasa bile pratik olarak Kuzey Irak kaynaklı PKK terörizminin belini doğrultamayacağını söylüyor.

Eğer durum gerçekten böyleyse, Kürt hareketinin bundan sonra alacağı ikinci darbe, onun siyasi temsilcilerinin hareket alanlarının sınırlanması olacak. Yani kısaca ayrılıkçı Kürt hareketi, açıkça ABD'nin ihanetine uğrayarak her yönüyle bitirilmiş olacak.

Darbenin sadece kuzey değil, ama güney Kürtlerine de gelmesi hiç de azımsanmayacak bir olasılık. Bu şimdiden dile getirilen ve gözlenen bir gerçek. ABD ve K. Irak yetkilileri arasında Türkiye’ye sağlanan destek konusunda gerginlik ABD medyasına yansıdı.

Çünkü Irak’ta Şii’ler başlarını kaldırdılar. Kerkük’te onların istediği oldu. Bu yenilginin ardından Kürtler bir de “artık fazla oldunuz” uyarısı aldılar.

ABD’nin en yetkili ağızdan “PKK düşmanımız” açıklaması ve istihbarat desteğini sağlaması gerginliği iyice tırmandırdı. Bunu K. Irak yönetimi "büyük hata" diye niteledi.

Şimdi de Türkiye’nin sınır ötesi askeri hareketi sonrasında büyük bir şok yaşıyorlar. ABD’ye güvenerek “Türklere dünyayı dar ederiz” tehdidi boş çıktı. “Türkler K. Irak’ı işgal edecek” diye feryat ediyorlar. Kürtler ABD için “melaike” dedikleri anda her şey tersine dönmüş görünüyor.

Tarihten ders almak

Kürtler, dostları ve düşmanları hakkında tam bir travma yaşıyorlar. Dost bildikleri ABD Kürtlerin adım adım altını oyuyor. Bunun ayrımına varamıyorlar. Oysa Kürtlerin bunu anlamaları için çok fazla uzağa gitmeye gerek yok. Yakın tarih, onların bu ayrımı yapabilmeleri için gerekli dersleri içeriyor.

2. dünya savaşından İran Sovyet ve İngiltere orduları tarafından işgal edilmiştir. Savaştan büyük bir yıkım içinde çıkan İngiltere, artık bayrağı ABD’ye devreder, kendi kabuğuna çekilir ve İran’daki varlığını sona erdirir.

İngilizlerin çekilmesi ile sağlanan barış ortamında Kürtler, İran’ın kuzeyinde yaşadıkları bölgede Mahabat cumhuriyetini kurarlar. Sovyetler Kürtlerin bağımsızlığını tanır.

Acnak bu gelişme, İngiltere’den sonra emperyalizmin temsilciliğini üstlenen ABD’nin işine gelmez. Sovyetlerin İran’dan çekilmesi için baskı yapar. Bundan sonra ABD devrik İran şahına destek sağlar ve oluşturulan şah ordusu, Mahabat’ı ele geçirir.

Tarih, doğrudan Kürtleri ilgilendiriyor. Ama eğer bu yeterli değilse, uluslararası ilişkiler tarihi bundan çok daha zengin kaynaklar içeriyor.

Kürtler tarih boyunca yurt edindiği bölgelerde bağımsız bir devlet oluşturma özlemini duyuyorlar. Ama bunun için çaba gösterilmesi ve mücadele edilmesi gerek. Hiç bir şey karşılıksız elde edilemiyor. Ediliyor gibi görünse de bunlar kalıcı nitelik taşımıyor.

Sorun ulusal bütünlük içinde bir devlet olduğunda, sadece mücadele etmek yeterli olmuyor. Kürt halklarının özlemi olan ulus devleti için aynı zamanda siyasi çalışmaların da yapılması ve devletin bölge içinde yer alan güçler ile ilişkilerin buna göre belirlenmesi gerekiyor. Uluslaşma hareketinin bu güç dengesi içine yerleştirilmesi, uluslararası ve bölgesel statükonun çok fazla alt üst edilmeksizin onun içinde bir gedik oluşturularak yer alınması gerekiyor.

Ne yazık ki, ne kuzey ve ne de güney Kürt önderleri ve aydınları bu basireti sergileyemiyor. Bulunduğu bölgenin konumunu değerlendirmiyor. Bölge içinde yer alan veya etkinlik kurmaya çalışan güçlerin amaç ve niyetlerini seçemiyor. Dostunu ve düşmanını ayırt edecek siyasi olgunluğu geliştiremiyor. Komşuları ile kavga ediyorlar. Büyük devletlerden yardım umarken, onların tuzağına düşüyorlar.

Kürt Mahabat Devleti

Komarî Mehabad, yani Mahabat Cumhuriyeti, Kürtler'in şimdiye kadar sahip oldukları tek devlet olarak tarihe geçti. İran'ın Kuzeyinde, Mahabat kenti ve çevresinde Kürtler'in yoğun olarak yaşamakta olduğu bölgede kurulan devlet, 22 Ocak 1946'da ilan edildi. Daha sonra ABD'nin desteklediği şah orduları tarafından ertesi yıl Mart ayında yıkıldı.

Mahabat Kürt Devleti’nin kuruluşu, bölgede Sovyet etkisinin varlığı ile doğrudan bağlantılıydı. 1941 Ağustos’unda Nazilerin Sovyetleri işgali üzerine, Sovyet ve İngiliz orduları, Nazi sempatizanı İran şahı’nı devirmek ve Nazi’lerin ikmal yolunu kesmek için ortaklaşa İran’ı işgal ettiler ve şahı devirdiler. Savaş sonrasında İngiltere bölgeden çekildi. İran, tümüyle Sovyet etkisi altında kaldı.

Sovyetler, her zaman olduğu gibi, bulundukları bölgede etkinliklerini askeri üs, vs. oluşturarak değil; ama siyasi faaliyet yürüterek gerçekleştiriyorlardı. Bulundukları Kürt bölgesinde ve Mahabat içinde bir askeri tesis kurmadıkları gibi, bir kukla yönetimi de oluşturmadılar. Ama ilk önce Kürt halkına saygı gösterdiler. Kürt önderlerine ve onlar aracılığı ile eriştikleri Kürt aydınlarına siyasi bilinç verdiler.

Kızılordu siyasi komiserlerinin Kürt halkı ile yakın ve sıcak bir ilişki oluşturduğunu söylemek gereksiz. Onlar Nazi ordularını dize getirmişler ve şimdi de Kürtlere özgürlüğe giden yolu açmak için harekete geçmişlerdi. Nitekim Sovyetler, öncülüğünü Gazi Muhammet'in yaptığı Komeley Jinanewey Kurdistan – Kürdistan Kurtuluş Partisi (KKP) olumuna destek verdiler. Bu onların siyasi bilinç ve özgürlüğe doğru ilk adımı niteliğindeydi.

Kurulduktan sonraki beş yıl içinde KKP, bölgede Kürtlerin demokratik temsilciliğini başarı ile yürütecek olgunluğa erişmeyi başarmıştı. Nitekim parti, tarihteki ilk Kürt devletini oluşturacak siyasi altyapıyı sağlayacaktı.

Bunun için Gazi Muhammet önderliğinde bir Kürt heyeti, komşu İran Azerbaycan’ı Sovyeti'nin desteğini aldı. Bu Sovyet, İran içinde Azeri halkı temsilen oluşturulmuş ve özerkliğini ilan etmişti. Heyet daha sonra temaslar yapmak için Bakü’ye gitti.

Sonunda Mahabat Devleti’nin kuruluşunun esasları belirlendi. Buna göre, İran Kürtleri, İran içinde özerkliğini ilan edecekti. Devlet Sovyet örgütlenme yapısına göre oluşturulacaktı. Kurulacak devletin yönetim ve idari dili Kürtçe olacak, bütün devlet memurları Kürt kökenli olacak, Azerbaycan halkı ile birlik ve kardeşçe bir arada yaşama öngörülecek ve ülke anayasal sistem ile yönetilecekti.

Adım adım soğuk savaş

Tipik bir Sovyet cumhuriyeti niteliğini taşıyan Mahabat Devleti, ne yazık ki soğuk savaşın kurbanı olacak ve gerçekte de bu savaşın mağduriyetini yaşayacak ilk ülke olacaktı. Çünkü bu Kürt devleti, sosyalist düşüncenin yaygınlaşması ve giderek çığ gibi büyümesine tipik bir örnek oluşturmaktaydı.

Ekim Devrimi’nin etkisi, bu tarihten çok öncesinden başlayarak dalga dalga yayılmaktaydı. Bunun ilk meyvelerini işgal altındaki Türkiye'de gözlenmişti. İşgal altında olsun olmasın, tüm Anadolu’da Sovyet etkisi ile oluşturulan devletçikler, daha sonra Sivas ve Erzurum kongrelerinde bir araya gelerek Türk bağımsızlık hareketini başlatacaklardı.

Şimdi bir kez daha bu yayılma Avrupa kıtasında olduğu gibi, Avrasya’da da kendini gösterecekti. Mahabat Devleti gibi, İran Azerbeycanı da denilen Doğu Azerbaycan Devleti de, Iran sınırları içinde bağımsızlığını ilan etmişti.

Ekim Devrimi sonrasında Sovyet etkisi, bu sefer Nazi ordularına diz çöktüren ve dünya barışını sağlayan Kızılordu aracılığı ile yaygınlaşmaktaydı. Üstelik bu etki, bir askeri güce de dayanmıyordu. Çünkü Sovyetler Birliği, müttefik devletlere kıyaslanmayacak düzeyde kayıpla çıkmıştı ve bundan sonra herhangi bir askeri müdahale yapacak takati kalmamıştı. Ama Nazi ordularını inine kadar kovalayacak düzeyde bozguna uğratan ve daha sonra bir sosyalist sistem olarak adeta yeniden doğan Sovyetler Birliği, emperyalizmin bayrağını devralan ABD ve müttefikleri için yeterince dehşet vericiydi.

ABD emperyalistleri için savaş bitmemişti. Sovyet nüfuzunun giderek yayılması mutlaka durdurulmalıydı. Belki de ABD için savaşın ikinci perdesi başlamıştı. Tüm Avrupa'da yaygınlaşan Sovyet etkisi ve komünizmin önlenmesi gerekmekteydi. Bunun ilk girişimi de talihsiz Mahabat Devleti olacaktı.

Savaş sonrası Avrupa’da komünizm adeta yeniden doğmaktadır. Yapılan seçimlerde komünistler tarihi başarılara imza atmakta ve hükümetlerde yer almaktadır. Sovyetlerin etki alanında sosyalist sistemin ortaya çıkmasının ardından şimdi de tüm Avrupa komünizmin yükselmeye başlamıştı.

Bütün bunlar yetmemiş gibi Sovyet etkisi şimdi de batıda iç savaşı başlatan Yunanistan ve doğuda Sovyet etkisine terk edilen İran üzerinden güneye doğru yayılma eğilimi içindedir.

Ulusların kendi kaderini tayin hakkı

Sovyetler Birliği, kuruluş felsefesi “ulusların kendi kaderini tayin etme” olan Sovyet cumhuriyetlerin oluşturduğu bir federasyondu. Federal Sovyet yapısı içinde her cumhuriyet içinde kendine özgü bağımsız ulusal Sovyet, onun altında yer alan bölge ve il Sovyetleri ile ilçe Sovyetlerinden oluşmaktaydı. Ulusal Sovyet, ulus sınırları içinde yönetimi oluşturan hükümetleri tayin etmekteydi. Bu hükümetler, federatif yapıya bağlı kalınması koşuluyla tam bağımsızdılar.

Sovyetleri oluşturan ulus devletleri, bu yapı ile tüm ulusal ve etnik özelliklerini korumuş, kendi dilleri, kültürleri ve geleneklerini özgürce yaşamış ve kullanmışlardı. Gerçekten de bu durum Sovyetlerin dağılması ile de kendini göstermişti. Özellikle, özgün ulusal kültür ve geleneklere sahip ulusal Sovyetler, dağılmanın ardından bir gecede eski ulus özelliklerini korumuş olarak tümüyle bağımsız bir ulus devlet haline dönüştüler.

Sovyet önderleri, ulusların kendi özgür iradeleri ile bağımsız devlet olmaları hakkının hiçbir ideolojik değer yargısına üstün tutulamayacağı düşüncesindeydi. Aynı düşünce tarzı, III. Enternasyonal’in özellikle 2. dünya savaşından sonra, koloni ülkelerde ulusal burjuvazinin emperyalist güçlere karşı bağımsızlık hareketinde de izlendi. Kapitalizm ile tanışmamış bu ülkelerdeki ulusal hareketler desteklendi. Burjuvazinin emperyalist sömürge zincirini kırması, ulusların kendi kaderini tayin hakkı çerçevesinde değerlendirildi. Feodal yapı yerine yine bir başka sınıflı toplum anlamına gelen burjuvazinin ulus sınırı içinde yer alan halkların bir araya gelerek ulusal birlik oluşturmalarını desteklendi.

Mahabat Devleti’nin sonu

Mahabat devleti, bölgede yaşayan Kürt aşiretlerinin üçte birini içine almaktaydı. Gazi Muhammet de bu aşiretlerden biriydi. Komşu aşiret liderleri, onun özerk devlet oluşumu için Sovyet yetkilileri ile işbirliği yapması, diğer aşiret reisleri için tehlikeli bir girişim olarak değerlendirilmişti. Çünkü geleneksel olarak merkezi devletin bu tür bağımsızlık hareketlerini en acımasız bir biçimde cezalandırdıklarını biliyorlardı.

Gazi Muhammet’in önderliğinde oluşturulan Mahabat Devleti'nin tüm Kürtleri içine almıyor oluşu, onun düşmanlarının işini kolaylaştırmıştı. ABD, sürgündeki Şah’ı yeniden işbaşına getirdi. Onun yeniden toparlanması için malzeme ve para kaynağı sağladı. Şahın orduları kısa süre içinde Mahabat'a girdiler. Gazi Muhammet ve adamları tutuklandı. Kendisi ile birlikte devletin önde gelenleri Dört Mum Meydanında asıldı. Şahın gaddarlığı bununla da sınırlı kalmadı. İbret olsun diye 11 aşiret reisini de astırdı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder